Hüseyin Olur`un kaleminden "Alman Şarkiyatçıların Bektaşilik Serüveni"

Ülkemizde yayıncılık oldukça zor bir uğraş. Gerek okuma alışkanlığımızın oldukça zayıf olmasından gerek gelişen bilişim sektörünün getirdiği kolaycılıkla popüler! olan bilgiye sanal ortamda ulaşma rahatlığı, Nitelikli eserleri basan yayınevleri için birer handikap.

Din üzerine ve spesifik olarak Alevilik/Bektaşîlik üzerine yayın hazırlamak ise oldukça riskli (gerekli ilgiyi görememesi açısından) La Kitap yayınları yayın hayatına hızlı ve adından söz ettiren eserlerle giriş yaptı.

Yayınevinden okuduğum ilk eser Leyla Akgül hanım efendinin "Pir Sultan Abdal Sözlüğü" adlı çalışmasıydı. Eser Pir Sultan'ın deyişlerindeki motifler üzerinden hareketle hazırlandığı için bir ilkti ve bu yüzden teenni ile okuyup daha iyiye götürülmesi adına hakkında ufak bir not yazmıştım.


İkinci olarak okumaya başladığım ve bugün hitama eren eser;

İlhami Yazgan beyefendinin çevirip yayına hazırladığı takdire şayan ve öncü çalışması "19. Yüzyılda Alman Şarkiyatçılarının Bektaşilik Serüveni" adlı kitap.

Kitap 120 sayfa ve beş bölümden oluşuyor. Kitabı önemli kılan husus; Alman Şarkiyatçıların 19 yy'da Bektaşilik üzerine yapmış oldukları çalışmaların hepsini olmasa da önemli bölümünü arşivlerden derlenip araştırmacılar için bibliyografya özelliği taşıması.


Kitap beş bölümden oluşuyor;

1. Bölümde; Alevilik/Bektaşîlik hakkında kitap, makale, inceleme, gezi notu vs eserler vermiş Alman Şarkiyatçılar ve eserleri hakkında kısa ve öz bilgiler veriliyor

2. Bölümde; Dr. Georg Jakob'un 1908 yılında "Bektaşilik Öğretisi Üzerine Denemeler" adlı çalışması yer alıyor kitapta yaklaşık 45 sayfalık yer tutan bu çalışma; Bektaşîlik ve Yeniçeriler, Tahtacılar, Bektaşî Dergahları, Giyim ve semboller vd hakkında Yazarın Batılı kaynaklardan edindiği bilgilerle açıklanıyor.

3. Bölümde Dr. Edmund Naumann'ın Hacı Bektaş Dergahına yaptığı seyahat notları yer alıyor

4. Bölümde; Dr. Felix Von Luschan'ın "Tahtacılar" adlı çarpıcı makalesi yer alıyor.
Tahtacılar ve inanç dünyaları hakkında ve dahi günümüzde dahi bir kısım sünniler tarafindan inanılmaya devam eden iftiraların ne kadar yersiz, saçma ve nefretin ürünü olduğunu çarpıcı bir şekilde izah ediyor. Bu nefretin boyutunu izah sadedinde şöyle yazıyor;
"Bu tür hayali efsanelerin saçma olduğunu, gerçek dışı olduğunu bırakın sıradan bir vatandaşa, aklı başında olan bir Türk 'e bile anlatmak zordur. Sayfa:106"
Luschan bu bilgilerin dışında Likya bölgesi halklarının (Tahtacı, Yunan, Ermeni, Bektaşî ) üzerine yaptığı kafatası ölçümlerinde hepsinin "Likya Soylu" olduğuna kanaat getirmiş

5. Bölüm ise Alman kaynakları ve metodoloji üzerine ayrılmış.

Kitabın güzel bir tarafı da; Uzman araştırmacılarla birlikte amatör okuyucu ve araştırmacıya da hitap ediyor olması; Kitabın "Bir Bektaşi Hikâyesi" adlı bölümünde Hans Joachim Kissling; aynı adı taşıyan makalesinde Ömer Seyfettin'in "Kurumuş Ağaçlar" adlı hikayesinin bir Bektaşî hikâyesi olduğunu hikâyedeki kelimelerle ve Vilayetnameden harekketle iddia ediyor severek okunacağına eminim Sayfa: 38-46 (hikayenin özeti de mevcut)

Ayrıca kitabın birinci bölümünde anlatılan 1880 li yıllarda Mehmed Tevfik tarafından yazılan ve ve hemen yasaklanan 1911 yılında Dr Thedor Menzil tarafından Almancaya çevrilen "Yasaklı Bir Bektaşi Masalı" adlı kitabın tanıtımın yapıldığı bölümü de keyifle okunacaktır.

Bu masal Türkçe olarak tekrar basıldı mı bilgim yok basılmadıysa "La Kitap" tan bekliyoruz.



La Kitap yayınları ve değerli yetkilisi Leyla Akgül hanımefendiye ve İlhami Yazgan beyefendiye teşekkürü bir borç bilirim.

Niyazım bu eserin lokomotif görevi görmesidir keyifli okumalar.

Hüseyin Olur